Başkanın Mesajı
Tam altı asır cihana hükmeden bir imparatorluğun mirasçıları olarak, bu hükümdarlığın nasıl kazanıldığını ve nasıl sürdürüldüğünü idrak etmek zorundayız. Geçmişe dönmek, geriye dönmek değildir. Üstad Cemil Meric’in, gericilik yaftasına kazandırdığı şeref payesidir. Zira o, muhteşem bir maziye kanatlanmayı her namuslu insan için vazife addeder.
Günümüzde devletin yerine getirmekle yükümlü olduğu birçok kamu hizmeti Osmanlı döneminde vakıf yoluyla ifa edilmiştir. Evet geleneğimizde devlet, ana hatta babadır. Onun elinin yetişmediği yerde, sivil toplum hareketi olarak büyük bir adım ve sosyal denge unsuru olan vakıflar da bir anlamda milletin manevi anne-babası sayılır. Osmanlının manevi anlamda kurucusu olan Şeyh Edebali’nin “Gidenin değil eser bırakmayanın ardından ağlamalı; bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeli” düsturu özellikle çağlar açıp çağlar kapatan büyük komutan Fatih zamanında yönetim ilkesi haline gelmiş, İmparatorluk adeta bir vakıf cennetine dönüşmüştür.
“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın!” anlayışının ifadesi, iman ve kültürle buluşmanın müesseseleşmiş hali olan vakıflar, yüzyıllar boyunca cami ve mescit inşa ederek din ve imanın kalelerine harç koymuş, mektepler, medreseler kurarak ilmin damarlarına kan pompalamış, darüşşifa ve imaretler tesis ederek halkın hem ruhuna hem bedenine şifa olmuş, ihtiyaç sahiplerine her türlü maddi desteği sağlayarak onların gönlüne tesir etmiş, her ferdini merhametle kucakladığı toplumun, huzur içinde yaşamasına imkan sağlamıştır.
Bir Fransız yazarın” Verimsiz ağaçların sıcaktan kurumasına engel olmak amacıyla her gün sulanmaları için işçilere para verecek kadar çılgın!” diye tanımladığı Osmanlı, göç edemeyen leylekler için bile vakıf kurmuşken; kendimizi bir kez daha sorgulamalı ciddi bir vakıf seferberliğine ihtiyacımız olduğunu idrak etmeliyiz.
Sosyal ve ekonomik krizler sebebiyle bugün toplumumuzda vakıf kuruluşları maalesef fazlasıyla ihmal edilmektedir. Her ne kadar bu sebeplerin gerçeklik tarafı olsa da Osmanlı döneminde -tespit edilebildiği kadarıyla – 26300 vakıf kurulduğunu düşününce tüm mazeretleri bir kenara bırakıp bir vicdan muhasebesi yapmak gerektiğine inanıyorum.
Çarkların tüketmek için döndüğü, “ben”in ”biz”i erittiği, bireysel kazançların yüceltildiği modern çağın aşılmaz duvarlarına karşı bir başkaldırı, onun insanı acımasızca yutan azgın dalgalarına karşı sığınılacak bir limandır vakıflar. İki cihan güneşi Peygamber efendimiz, komşusu açken tok yatanı bizden saymazken, İstanbul’un fatihi, Sultan Mehmet ve adını tarihe” Muhteşem” sıfatıyla birlikte kazıyan Kanuni bile vasiyetlerinde vakıflara özel bir yer ayırırken, Türk halkının yaşayışını, anlayışını geçmişten günümüze en veciz şekilde taşıyan atasözlerinde, birlikten kuvvet doğduğu, yalnız taşın duvar olmayacağı vurgulanırken, bizlerin de toprağından beslendiğimiz, havasını soluduğumuz bu iklimden etkilenmememiz mümkün mü?
İşte bu niyetlerle çıkılan yolda çok zorlu engeller aşıldı. 1974 yılında devrin tüm zorlu şartlarına rağmen “Sokullu Şehit Mehmet Paşa Camii Koruma ve Külliyesini İhya Derneği” olarak oldukça önemli hizmetler verildi. 2006 yılında derneğin feshedilmesiyle ’İstanbul Sultanahmet Vakfı” olarak devam eden hareketimizin daha da güçlenip büyüyerek hizmet ağını genişletmesi hedeflenmektedir.
Yeni nesilleri çağın gereklerine göre milli ve manevi değerlerle donanımlı beden, zihin ve ruh sağlığı yerinde geniş bir dünya görüşüne sahip, kişilikli ve erdemli bireyler olarak yetiştirmek, insanlar arasında sevgi, saygı, birlik ve beraberliği artırmak, meşru olan her türlü ihtiyaçların karşılanmasına yönelik faaliyetler gerçekleştirmek gayesindeyiz. Dedelerimizden aldığımız miras değil, çocuklarımıza vereceğimiz emanet olarak kıymetlendirdiğimiz bu toprakları, “Geçmişe saygı, geleceğe teminat” anlayışıyla bir kültür ve medeniyet hamlesi olarak gördüğümüz vakıf hareketiyle yüceltmek boynumuzun borcudur.
Sultanahmet’in göğe yükselen minareleri gibi çabalarımızı bayraklaştıracak dimdik ve dosdoğru nesiller yetiştirmek ümidiyle!..
Yıllar sonra kurucu abilerimiz ve hocalarımızla birlikte vakıf hizmeti verme imkanı bahşeden Cenab-ı Hakk’a hamd, çalışmalarımızda muvaffakiyet niyazıyla…